Ne feryad edersin divane bülbül
Senin bu feryadın aman gülşene kalsın
Bu dünyada eremezsen murada
Huzur-i mahşere aman divana kalsın
Nesin methedeyim bir kaşı kara
Şu sineme açtı onulmaz yara
Cümle tabip gelse derdime çare
Derdimin dermanı Lokman'a kalsın
Mustafa Ulusoy, Zaman Gazetesi’ndeki köşesinde; "Karşılıksız aşklar boşa mı gider “sorusunun cevabını aramış,” Boşa harcandığını düşündüğü bir hayatın hüznü sızıyor gözlerinden. İnsan ne kadar çabalarsa çabalasın, içi sırlanmış küp bile olsa, yine de dışarıya sızdırıyor içindekileri." diyerek başlıyor yazısına ve insana verilen aşk duygusunu sorgulamaya başlıyor “Ama neden, neden ama, neden aşık oldum ki?” diyor kısık ama hırçın bir sesle. Sözcükler kırık bir bardağın parçaları gibi saçılıyor etrafa. Tarumar olmuş bir kalbin yıkıntıları arasından çıkıp geldikleri için çok yorgunlar.
Daha sonra hikayenin kahramanına bırakıyor sözleri: “Şunu çok iyi biliyorum,” diyor ve susuyor. Sudan bir yudum alıyor. “Kalbime onun sevgisini O koydu.” Ne kadar doğru diye geçiriyorum içimden. Tamam, diyorum aşkın sırrına vakıf olmuş. “Peki, Rabbimizin kuluna böyle bir şey yaşatmasının sebebi ne olabilir? O, kalbime onun sevgisini koyduğunda karşılık bulamayacağımı da biliyordu. O zaman bu aşkın, ona beslediğim bu sevginin kalbimde işi ne?” İfadeleriyle Cenab-ı Hakkın Vedud isminin bir tecellisi olan mecazi aşkın mahiyetini ve iç yüzünü anlamaya çalışıyor.
Ulusoy,hikayenin kahramanının hayatın anlamı nedir? diye bir soru sorsa halihazırda birkaç cevabının olabileceğini fakat bu sorunun kendisini hazırlıksız yakaladığını belirtiyor. Dilinin ucuna gelen cevabının da . “Yoksa sınav mı diyeceksiniz siz de herkes gibi? Kime sorduysam sınav işte dediler de,” diyerek hikayenin kahramanının cevabını ağzına tıkadığını belirtiyor. Ardından ; “Fakat, öyle bir laf ettin ki, farkında olduğunu bile sanmıyorum. Çok çok önemli bir şey söyledin. Sanki hayatın sırrını ifşa ettin.” Diyerek yazının kahramanının gözlerinde uyanan merakla beraber ‘Kalbime onun sevgisini O koydu’ dedin ya, bu çok büyük bir hakikat.” Diyerek bir nebzede olsa bu imtihanın mahiyetini anlamaya çalıştığını belirtiyor.